
Bitkilerimizin büyümesinde atmosferin enerjisini kullansak, elektrikle sulasak nasıl olur ?
Elektriğin bitkiler üzerindeki etkisi üzerindeki çalışmalar 1700 lere kadar uzanmakta.
1 ve 2. Dünya savaşları arasında İngiltere hükümeti bir komite kurup, dünyadaki en iyi bilim adamları ile 20 yıla yakın bir süre tarımda elektrokültür üzerine çalışır.
Ancak 1936 da yapılan çalışmalara devam etmenin ekonomik ve bilimsel fayda sağlamayacağı gerekçesiyle komiteye verilen destek kesilir.
Fransız Justin Christofleau kendi yaptığı çalışmaları raporlamış ve kitabı ingilizceye de çevrilmiştir. (1926) Toprağa verilen elektriğin, cihaza bağlı olarak, verimi artırdığını ayrıca mikroplardan , parazitlerden ve bitki hastalıkların koruduğunu yazmıştır.
Patent alarak pek çok cihazın üretimini gerçekleştirmiştir. Kimya sektörü lobicilere rağmen 150.000 üzerinde cihazı 1939 da fabrikası kapanmadan satmıştır.
Aynı dönemlerde elektriğin bitkiler üzerinde yarattığı olumlu etkinin sebebine en iyi açıklamayı ise
Hindistan’da saygın bitki fizyoloğu Sir Jagadish Chandra Bose’nin araştırması getirmiştir. Bose, “Bitkilerin Motor Mekanizması” adlı çalışması ile bitkilerin elektriksel uyaranlara hayvanlara benzer fizyolojik tepkiler sergilediğini kanıtladı.
Ancak bu gelişme de elektrokültür çalışmalarının devam etmesine yetmemiş.
2006 yılında bitki biyoteknologu Andrew Goldsworthy , elektroculture etkilerini “Fırtına Hipotezi” ile kanıtladı.
Elektrokültür deneylerinde görülen olumlu büyüme etkilerinin bitkilerin fırtına oluşumuna verdiği doğal tepki olduğunu savundu. Bitkiler suya ihtiyaç duyduklarından, kurak ortamlarda fırtınanın yaklaşması sinyalini alabilen bitkilerin sağanak yağışın gelmesi ile sağanağın avantajını kullanmak adına metobolizmasının hızlandığı, köklerin suyu absorbe ettiği sonucuna vardı. Bunu bitkilerin binlerce yıllık doğal seçilim adaptasyonu olduğunu belirtti.
Elektrokültürün aslında yapay elektriksel uyarılar ile bitkileri kandırdığı sonucuna ulaşıldı.
Bitkilerdeki elektrokültür etkisinin sebeplerinin anlaşıldığı uzun tarihçesinin ardından uygulayıcılar tarafından belirtilen elektrokültürün etkileri şöyle sıralanmaktadır.
Kimyasal gübrelere ve böcek ilaçlarına aşırı bağımlı olmadan mahsul verimini artıran elektrokültür, kaynakları koruyan , çevresel bozulmanın azaltılmasını sağlayan sürdürülebilir bir metod.
Bakır tele sarılmış tahta bir kazıkla atmosferik bir elektrokültür anteni oluşturulabilir. Teorik olarak bitki büyümesini artırarak atmosferik elektriği kullanmayı hedefleyen bakır anten toprağa yerleştirerek etkileri gözlenmektedir.
Daha fazla çalışma ve araştırmaya ihtiyaç duyulmakla birlikte özellikle Çin , Dünya Ekonomik Forumu 2018 raporlarına göre 3600 hektarın üzerinde elektrikli seraları ile seranın üretimlerinde elektromanyetik etkilerden destek sağlamaktadır.
Kaynaklar:
Blogger 📝