Yazın ortalarıydı eve gönderilen Tabia sürpriz paketini aldığımda. Paket içerisinde tanıtım broşürleri ile birlikte minik şişelerinde kayısı çekirdeği yağı, susam yağı ve kantaron yağı vardı. “Doğal” sözcüğü çok güzel de günümüzde şüphe uyandırabiliyor:( Bu sebeple üretim yöntemini araştırdım, Tabia’nın sitesinden siz de birçok bilgilere ulaşabilirsiniz. Tabia’nın doğuşunu kısaca şöyle anlatıyorlar:
Türkiye hem tıbbi bitki varlığı açısından, hem de meyve üretiminde dünyanın ilk sekiz ülkesi arasındadır.
Endemik bitkilerin çoğu, doğadan kontrolsüz bir şekilde toplanarak, kurutup drog ihraç ediliyor.
Meyve, kabuk ve çekirdekleri ise, birkaçı dışında, ya yakılıyor ya da çöpe gidiyor.
Oysa, bu bitki ve çekirdeklerden elde edilen doğal ve esansiyel yağlara insanların gereksinimleri vardır.
İşte “tabia” bu gereksinimden doğdu.
Araştırma Şirketleri, Üreticiler, İnsan Sağlığı ile görevli Eczacılar ve Tüm Ecza Kooperatifleri Birliği bir araya gelerek bu girişimi başlattı.
Girişimin amacı, doğadan geleni, doğal yollarla kullanıma sunmak.
Bir kimya mühendisi olarak prosesi de merak ettim, çekirdeğin yağı nasıl çıkar diye? Süperkritik karbondioksit (SC-CO2) denilen bir yöntemle yüksek basınç altında sıvıya dönüştürülen CO2 yağları çözmek için kullanılıyormuş, soğuk pres yönteminden farklı bir metod. Beni etkileyen diğer bir bilgi de yukardaki alıntıdaki çöpe giden çekirdeklerdi. Hani hep diyorlar ya katma değerli işler yapmak lazım diye. Meyvesi bol bir ülkedeyiz ama yiyip çekirdekleri atıyoruz, bunlardan faydalanmak aklıma gelmemişti açıkcası. Bizim evde yediğimiz miktar değil elbet kıstas; reçel yapılan fabrikları düşünsenize; meyve çekirdekleri, artıkları ne kadar çoktur. İşte çekirdekler bu gibi yerlerden toplanıp temizlenip faydalı hale getiriliyor, ne güzel değil mi?
Bu yaz kiraz çekirdeklerimi kurutup sakladım, ayrı bir proje o da, bittiğinde paylaşacağım ama yeri gelmişken temzilik işleminin çok meşakkatli olduğunu belirteyim.
Hediye ürünlerden Kantaron yağı çok iyi bildiğim, annemlerin her yaz yaylada tazesini yaptıkları ve ailemizin baş tacı bir yağ, burada yazmıştım. Her türlü yaraya kullanırız biz, kızkardeşim ayak bileğinden geçirdiği ameliyat izlerini yendi kantaron yağı ile. Ve doktor kuzenimizin son paylaştığı bilgiye göre hücre yenileme özelliği sebebi ile tıp literatürüne girmiş. Doğalından kantaron yağı her eve lazım yani.
Kayısı çekirdeği yağı ise kuru cildime iyi geldi. Yaklaşık 2 senedir kozmetik nemlendiricileri süremiyorum cildime kaşıntı yapıyor, gerçek anlamda 🙁 Cilt doktorumun önerdiği eczanelerde satılan özel nemlendiricilerden kullanıyor ve başka bir şey kullanmaya da pek cesaret edemiyordum, ne zaman kozmetiğe geçsem tekrarladı kaşıntılar çünkü. Kayısı çekirdeği yağı cildime iyi geldi nemlendirdi, yağlı gibi kalmadı:) Kullanmaya devam.
Susam yağının da nemlendirme ve doğal güneş koruyucu etkisi olduğunu belirtiliyor, henüz denemedim.
Bahsettiğim yağlar dışında bitki ve meyve çekirdeklerinin özünden üretilen doğal besin takviyeleri ( keten tohumu yağı, nar çekirdeği yağı, keten tohumu yağı, vs) ve kozmetik ürünleri mevcut.
Teşekkürler hediyeleriniz için Tabia.
Blogger 📝