Puduhepa, Hitit Kraliçesi, III. Hattuşili’nin eşi. Mısır ve Anadolu’da egemen olan Hititler arasında yapılan dünyanın karşılıklı eşitlik ilkesine dayanan ilk yazılı Barış Antlaşması, Kadeş Antlaşması’nda mührü olan kadın. Barışın Kraliçesi, hem de Çukurovalı 🙂
Nisan ayında Adana Müzesi’ne giderken çok kısıtlı vakitte tüm salonları gezemeyeceğimi biliyordum. Müzede olduğunu bildiğim görmek istediğim eserlere odaklandım ve Puduhepa mührü de bunlardan birisiydi. Sanıyordum ki Puduhepa özel bir alanda tüm hikayesi ile birlikte sunuluyor. Maalesef, kısacık “Puduhepa Mührü, Hitit Dönemi” şeklinde sunulmuştu sadece. Kadeş Barış Antlaşması’ndan , yönetimde bir Anadolu kraliçesinin kralla birlikte söz sahibi olmasından hiç bahsedilmiyor. Hatta Kültür Bakanlığı’nın Adana Müzesi tanıtımında bile önemli eserler arasında sıralanmıyor. (aşağıdaki görsel) Kültürel Miras öğrencisi olarak üzüldüm bu duruma. Sonuçta “Puduhepa” ismi ziyaretçilere yabancı gelebilir ancak daha fazla aşina olduğumuz Kadeş Antlaşması’na bağlandığında ve hikayesi ile anlatıldığında çocukların zihninde bambaşka bir kahraman oluşacak, Barış Kraliçesi. Hikayeleştirme anlamında zaten iyi olduğumuz söylenemez ancak var olan hikayeyi kullanmamak da ayrı üzücü bir durum.
Adana Müzesi yeni mekanı ile cezbedici, muazzam bir koleksiyona sahip. Yurtdışındaki bazı müzelerde gördüğüm şişirilmiş hikayeler , koleksiyonlar yanında çok kıymetli eserlere sahip. Adana Müzesi’nin önünde kuyruk olmaması için hiçbir neden yok bu açıdan. Müzelerin koleksiyonları ve izleyiciler arasında kuracakları bağa bağlı pek çok şey, eğitim misyonuna katkıları çok önemli. Anadolu’da yaşamış uygarlıklara, kendi kahramanlarımıza hak ettikleri değeri vermeliyiz. Puduhepa, Kleopatra kadar tanıdık geldiğinde her şey bambaşka olacak:)
Sitemim burada bitiyor, tekrar dönelim Kadeş Barışı ve Puduhepa’ya.
Kadeş Savaşı’ndan 16 yıl sonra MÖ. 1258’de Hitit Kralı III. Hattuşili ve Mısır Firavunu II. Ramses arasında karşılıklı eşitlik ilkesine dayanan ilk antlaşmadır. Kadeş Savaşı’nın galibi kesin değildir. Her iki taraf da kazananın kendisi olduğunu belirtmesine , II. Ramses’in Ebu Simbel tapınağı rölyeflerinde Kadeş Savaşı’nda kendini galip göstermesine rağmen, Mısır’ın savaş sonrası (Suriye) Kadeş topraklarını Hititlere bırakıp geri çekilmesi savaşın aslında Hititler lehine olduğunu göstermektedir. (II. Ramses’in kendi canını zor kurtarıp geri kaçtığı bilinmekle birlikte Karnak Tapınağı’na yaptırdığı Kadeş Savaşı’nı anlatan hiyeroglifler, O’nun güç gösterme çabasıdır. )
Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine dönemin diplomatik dili Akadca olarak yazılmıştır. Gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinler halen bulunamamıştır. Anlaşmanın bir kopyası Karnak tapınağındaki bir stelin üzerine hiyeroglifle yazılmıştı. 1906-1908 yılları arasında, Alman arkeolog Hugo Winckler ile İstanbul Arkeoloji Müzesi ikinci müdür Theodore Makridi’nin, birlikte Hattuşa-Boğazköy’de yaptıkları kazılar sırasında bulunan bir kil tablet, Ramses’i Kadeş Savaşı’nın galibi gibi gösteren tek taraflı Mısır propagandasına son vermiştir. Kil tablet üzerine Akadça yazılmış kopya, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca Kadeş antlaşmasının Hattuşa’ da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York’ta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır. (kaynak)
Günümüzden yaklaşık 3300 yıl önce böylesine önemli bir antlaşmaya kral yanında mühür basabilen tek kraliçe Puduhepa’dır. Mısır’daki erkek egemen yönetimin aksine Anadolu’da Hititler’de kraliçe kralla birlikte söz sahibidir.
Antlaşmanın Karnak’taki Amon Tapınağı duvarlarına yazılmış Mısırca nüshasında, Hattusili ve Puduhepa’nın mühür baskılarından uzun uzadıya söz edilir ve şöyle denir:
(Kaynak)
Blogger 📝