İki hafta önce kızımın okuldaki sınavı dolayısı ile İstanbul’a gittik. Yaklaşık 1 saat kadar bir boşluğumuzda okul civarında yürüyüş yapıyorduk. Pandemiden sonra ilk gelişimiz…Tarihi yarımada, sabahın erken saati olması ve sınırlı sayıda turistlerden çok sakindi. Her zamanki gibi çok güzeldi.
Yerebatan Sarnıcı’ nın önünü daha önce hiç boş görmemiştim, Genelde o sokağı bir kaç kez dolanan kuyruk görüntüsü normal olan. Kapalı mı diye tereddüt ettik. Yok açıktı. Ee sıra yoksa biz gezelim dedik 😊 Böyle anlık gezme planlarına bayılırız. Üstelik öyle özledik ki müze gezmeyi, böyle boş bulunca şans olarak değerlendirdik.
Yerebatan Sarnıcı’nı oğlum hariç hepimiz daha önce gezmiştik. O’na çok ilginç geldi, suyun neden olmadığını sordu, su restorasyon sebebi ile yok galiba.
Yerebatan Sarnıcı, diğer adıyla Bazilika Sarnıcı Bizans İmparatoru I. Justinianus’in yaklaşık 1500 yıllık mirası. Çok etkileyici bir mekan. 100.000 ton su kapasitesine sahip. İstanbul un fethinden sonra kısa süre kullanılıp sonrasında akarsu geleneğimizden dolayı kullanılmamış. Sütunlara kaide okarak kullanılan 2 Medusa başı Roma döneminin heykel sanatı şaheserleri olarak tanımlanıyor. Medusa başları ile ilgili efsaneler var.
Anlık kararla gezdik ve çok keyif aldık. Maske ve mesafeyle elbette.
Blogger 📝