Sevgili Uyuyang mimlemiş bizi, konu çocukken kavrayamadığımız şeyler.
Çocukken kavrayamadığımız şeyleri düşündükçe aklıma hep kavramaya çalışma yaramazlıklarım geldi aslında. Ben mimi biraz değiştirerek onlardan bahsedeyim.
Neler mi?
Anneannemin köyünde, kertenkeleleri avucumun içine alıp eve getirererek annemlerin içini bayıltmam. Küçüklüğümden beri ailem, kuzenlerim tarafından anlatılan benim ise hatırlamadığım bir hikaye bu aslında.
Etrafımda her yaştan kuzenle geçen çocukluğumdan, çoğunu ekip halinde yaptığımız yaramazlık ya da kavrama çalışmalarımdan hatırladıklarım ise;
Teyzemlerle aynı avluya bakan evlerimiz arasında ince (25cm likgenişliğinde -2,5mt. yüksekliğinde) bir duvar vardı. Büyük kuzenlerim orada yürürde, ben yürümez miyim? İlk denemem miydi hatırlamıyorum ama yürürken aşağıyı boyladığım günü çok iyi hatırlıyorum. Bana ciddi bir şey olmamıştı ama birkaç ay gözlerim etrafındaki mor halkalarla dolaşmıştım.
Sonra anneannemin olgunlaşmadan yememize izin vermediği hurma ve yenidünya ağacımızın tepesine çıkıp meyve yemeği severdik, her seferinde de anneanneme yakalanırdık. Ağaç konusunda gayet iyiyim düşme vukuatım yok ama. Hatta ağaçların dalına ayaklarımla asılıp başarılı bir şekilde başaşağı durma maceralarım bile vardır.
Renkli televizyonlara ilk geçildiği dönemlerde aldığımız televizyonun 4 kanal tuşu vardı. Aslında tuştan çok düğme diyelim bunlara, biri basılıyken diğerleri yukarda duruyordu, merak bu ya ikisine birden basınca ne olcağını denemiştim birinde, 2 düğme birden fırlamıştı. Akşama babamdam sıkı bir azar işitmiştim, yeni televizyon sayemde tamirciyle tanışmıştı.
Daha fazla devam ederek hakkımdaki düşüncelerinizi değiştirmemek için burada son vermek en iyisi.
Not: Aslından uzaklaşan bir mim cevabı olduğu için kimseyi mimlemiyorum.
Ekleme; Konuyu çok seven sevgili İlknur’u O’nu mimliyoruz
çocukluk vukaatları çoktur.ama benim pek yok.bizde o işler Ayşeden sorulurdu.:)
Sevgili İlknur mimlendin o zaman
MİMLİCEK KİMSE BULAMADIĞIN VEYA BU GİBİ DURUMLARDA BENİ MİMLEYEBİLİRSİN BAYILIYOM MİMLENMEYE…
🙂 Televizyon düğmeleri vukuatına bayıldım.. Çok küçüktüm ben de. Beni de televizyon kumandası olarak kullanırlardı, ebru git düğmeye bas filan diye.. Sesi aç ebru sesi kıs ebru.. hahaha.. Nostalji oldu birden.
Sevgilerimle
Ne kadar renkli ve eğlenceliymişsin 😀
Kendimi düşününce seni uslu gördüm 😀
Su televiyon olayina cok guldum:)Ay hala guluyorum, gozumun onunde sanki manzara…Yazik su aileler ne cekti bizden…Benim kuzenimde yeni alinan mobilyaya , anahtarla adini yazmisti:))
Cocukken de azicik haylazmissin sanirim:)
bence tv düğmesi olayı süpper. Çocukken kavrayamadığım şeylerin başında, okulların o kadar erken saatte neden başladığıydı. Tekli öğretim uygulaması vardı halbukiii.Sevgiler
Kertenkele mi ? 🙂 Ben de solucanları toplar bir kavanoza doldurur, hafta sonu hobi amaçlı balık tutmaya giden amcama verirdim. Resmen ellerimle toplardım onları, ve inanamıyorum, şu anda hiç bir sürüngene bakmaya bile tahammülüm yok, nasıl yapabiliyor muşum, bilmiyorum. İnsan büyüyünce çok değişiyor, Hakkında ki düşüncelerimiz değişmez canım, merak etme, kendimden biliyorum. Bizler çocukluğumuzu çocuk gibi yaşamışız, şimdiki çocuklar kertenkeleleri, solucanları ancak tv de görebiliyorlar, sevgiler…