Acılarımızı yarıştırmanın kimseye faydası yok. Hepimizin yüreği yandı, yanıyor. Hepimiz belirsizlikten ve çözüm bulamamamış olmaktan dolayı üzgün ve tedirginiz. Daha fazla birlik olup bu zor günleri atlatmak için akli salim düşünmeliyiz.
Bu yazıda da anlatmaya çalıştığım buydu aslında. Ardından daha acı haberler geldi, bizi durdurdu. Biz durmaya meyilli bir milletiz, bizi durduracak bir sebep bulunca hemen sarılırız. Bu biraz kişisel / toplumsal hedef koymaktaki eksikliğimizle de ilgili bence, “bugün olmazsa yarın olur canım”. Tembelliğe de meyilliyiz keza. Oysa durmamalı/ duraklamalıyız. Doğru haberler şu an en ihtiyacımız olan , birbirimize klavyelerden saldırmak değil. Bilakis daha fazla birlik olup bu zor günleri atlatmak için akli salim düşünmeliyiz.
Mehmet Tez’in Milliyet’teki
bu yazısını aklımdan geçenlerle aynı mesajı içeriyor. Hikayenin tamamını okuyun mutlaka, sonuç kısmı ise şöyle;
“Savaşlar, terör, krizler geçiyor gidiyor, peki sonra geriye ne kalıyor? İnsan. Hayat devam etmezse insan yetişmezse, nasıl var olacak bu ülke gelecekte? Biz geleceğimizi, barış ve mutluluk günlerimizi inşa etmeye çalışmak yerine bütün gün bilgisayar başında çemkiren, kısır gündemin esiri bir ulus olduk.
Bir şey yapmalı, artık bu böyle olmaz diyenlere sözüm: İşinizi yapın. Ve iyi yapın. İşinize her ne yapıyorsanız dört elle sarılın. İşinizi sevin. En iyi olun.
Taşla sopayla değil, parayla pulla değil, bilgiyle, eğitimle, sevgiyle, tutkuyla, çok çalışarak emek vererek oluyor bu işler.