
Memleketim Adana’nın sıcak 1983 yazına döndüm. 11 yaşındaki kahramanımız Belgi’den hemen hemen 2 yaş daha küçüğüm o dönemde. Belgi’nin tüm saflığı ile anlattığı mekanlar, olaylar ve kişilerde şehrin dokusu, sosyo demografik yapısı saklıydı. Sun sinemasından , Yolgeçen’e , Cengiz Hamburger’e, Bossa Apartmanı’na, … çocukluğumun sokaklarında gezdim.
Adana’nın “SA” olduğu dönemler…
Klimaların henüz hayatımıza girmediği bir yaz; esinti için merdiven boşluğunun delikli tuğlalardan örüldüğü apartmanlar, ahşap kapıların açık, demir kapıların kapalı olduğu ev girişleri, cibinlikli yataklar, okaliptüs ağaçlarının kokusunu duyabildiğin sokaklar.
Canım okulum, Adana Anadolu Lisesi’nin romanda yer alması ayrıca duygulandırdı, okul anılarım canlandı. Belgi’nin hazırlık sınıfında ingilizce öğrenme azmi çok iyi yansıyordu. Aynı okuldaki ablası Alin’in (bizim 9. Sınıfta okuduğumuz) “To Kill A Mocking Bird” kitabına yer vermesi çok hoş bir detaydı.
İncirlik’e gelirsek İncirlik Üssü, benim için orada yaşayan tanıdıklar, teyzemin Amerikalı kiracıları idi. Hazırlık sınıfındayken kardeşimle komşu aileyi ziyaret edip, konuşmak için can atardık. Çocuk dünyamızda İncirlik’in siyasi bir boyutu yoktu.
Taçlı Yazıcıoğlu’nun romanının bir Adanalı olarak ben de yarattığı duygular elbette bambaşka. Ama okumak için Adana ile bağınız olmasına hiç gerek yok.
İncirlik Yazı;
Okumanıza fazlaca değecek, bir solukta okunacak sıcak Adana’nın sıcacık romanı.
Taçlı Yazıcıoğlu, “İncirlik Yazı” romanı için size ne kadar teşekkür etsem az kalır , emeklerinize sağlık.
Annemin anlattığı “yok anne öyle olur mu hiç” dediğimiz bazı anıları, daha önce hiç duymadığımız kelimeleri Yaşar Kemal romanlarında yakalamıştım, anneme haksızlık yaptığımıza üzülmüştüm. Sizin kitabınız da çocuklarım için kendi çocukluğumun Adana’sına dair kaynak olacak.
“Unutmak o kadar kolay mıydı ki? Hep bir şeyleri unutmamak için çalışıyorduk. Yeni öğrendiğimiz kelimeleri defalarca yazıyor, ezberleyip duruyorduk. Hiçbir dersimiz unutmayla ilgili değildi. Herkes iyi hatırlayanları takdir ediyor, unutanları kınıyor, hatta “Nasıl unutursun” bile diyordu. Hatırlamak için ne yapmak gerektiğini biliyordum ama nasıl unutulur, hiçbir fikrim yoktu. Zamanı geri alamazdık!Zamanı geri alamıyorsak peki nasıl unutacaktık? Hiçbir tane zaman silgisi yoktu ki!” (226)
“Herkes kendince savaşır, bazen zamanı böyle bir yerde durdurur. Sonra oradan sıçratır. Savaş en zor zamanla verilir.”(230)
Blogger 📝