Tatilden döneli 2 hafta oluyor ama ben ancak fotoğrafları toparlayıp yazıya başlayabildim.
Kıbrıs tatilimizi şöyle üç bölüme ayırmak istiyorum; deniz otobüsü yolculuğu, Merit Otel ve tek gezebildiğimiz yer Girne.
Önce yolculuk kısmını anlatayım. Bayramı Adana ‘da geçireceğimiz kesinleşince Adana’ya arabayla gideriz ordan da nasılsa Taşucu yakın, Kıbrıs’a deniz otobüsü ile geçeriz diye plan yaptık. Adana – Taşucu bildiğimiz gittiğimiz yer sorun olmadı. Taşucu’ndan deniz yoluyla geçmeyi düşünenler için kapalı park yeri de bulunuyor, 1 haftalığına çok uygun bir fiyata bıraktık biz. Sorun ise çıkış işlemlerinin yapılacağı anda başlıyor. Deniz otobüsünün kalkacağını belirttikleri saatte kapıları açıp kontrole başlıyorlar. Kapıların açılma öncesinde sıcağın altında bir sıra oluşuyor doğal olarak, çocuk ve bavullarla çekilecek gibi değil. Sonra uzun süren kontroller… aklınızda olsun nüfus cüzdanı yeterli Kıbrıs’a çıkışta ama nüfus cüzdanı yerine ehliyet kabul edilmiyor, 1 kişiyi geri çevirdiler bu yüzden. Zar zor deniz otobüsüne bindiğimizde; bu durumu “12:00 desek 13:00 de gelirler,”bu yüzden 11:00 diyoruz” diye açıkladılar, süper mantık değil mi? 1 kere zamanında kaldırsalar o gemiyi bir daha tekrarlanır mı sizce böyle bir şey. Şehir otobüsü gibiydi kısacası 🙂 Deniz dalgalı olduğunda çok etkileniyormuş yolcular. Allah’tan deniz çok sakindi de biz de bir problem olmadı. Kıbrıs’tan çıkış tarafı daha düzenli ve sakin diyebilirim. Ama şu var ki eğer Mersin ve civarında oturmuyorsanız, tek sırt çantası ile seyahat etmiyorsanız Kıbrıs’a deniz yolcuğunu unutun, uçaktan rahatı yok. Dönüş yolu çok zor geldi bize. 10 yıldır her tatilimize araba ile gittik fakat deniz sonrası araba yolculuğu şimdiye kadar ki en zor projemizdi.
Girne’ye gelip limandan çıktığımız andan itibaren farklı bir yerde olduğunuzu hissediyorsunuz. Ben şahsen Türkiye’ye benzeyeceğini sanıyordum. Bizi otele bırakan taksi, hemşerim çıktı, yolda bize belli başlı gezilecek yerler hakkında bilgi vardı, az buz değil gezilecek çok güzel yerler var. Gitmeden önce Pelin’ciğimizin Kıbrıs yazılarını okuduğumdan bir kısmı kulağıma yabancı gelmedi. Otelimizi de Kıbrıs gibi tesadüfen seçmiştik , bilmeden çok doğru bir otel seçmişiz. Plajı anlattığım gibi süperdi. Servis, temizlik yeterince iyiydi. Yemekler kesinlikle çok kaliteli idi. Biz Türkiye’de sigara yasağına nasıl alışmışız tatilde bunu daha net anladık. Heryerde sigara serbestti, aa niye içiyorsun diyecek gibi oldum her seferinde, kapalı ortamda hiç çekilmiyor hakkaten. Gece çocukları bırakabileceğimiz bir çocuk kulubü vardı. Kerem ve İrem’i akşam yemeklerinden sonra bırakıp 1 saat de olsa kahve keyfi yapabildiğimiz için çok mutlu olduk.
Günübirlik gezi turları için pek çok alternatif sunuluyordu fakat biz çocuklarla tüm günü dışarda geçirmeye cesaret edemedik. Kerem öğlen yatağında uyumayınca iyice saçmalayabiliyor . Konu ile alakasız olarak ama bizim çocukların uykusu gelince hoplamaya başlıyorlar:) Biz tüm günlük tur yerine kendimiz Girne ye gittik. Girne çarşısını gezdik. Girne merkezde yapılan atık metal kutulardan yapılmış dinazora bayıldık hepimiz.
Çarşıda turladıktan sonra Girne kalesine doğru yürüdük.
Girne Kalesini de yarın anlatayım.
Tatil gibisi var mı? Ne güzelll, heppp güzellll…
iyiki okudum bu yazıyı, Mayıs ayında Anralyaya gidip bir kaç gün orada gezip sonra Alanya’dan deniz otobüsü ile Kıbrıs’a geçmekti niyetim… Tüm planlarımı değiştirmem gerek şimdi. Denizde yedi saatlik fırtına tecrübeme var üstelik:)
Alanya’dan durum nasıldır bilemiyorum sadece tek şirket var sanırım. 7 saat çok kötüymüş:( Taşucu -Girne 2,30 saat sürdü bizim.