İnsanın kendi dostunun kitabını okuması pek bir heyecanlı oluyormuş. O’nun sesini duyuyorsun, karşında anlatıyormuş gibi sanki. “Yaratıcı Kaos” kitabı iş hayatlarımızda görebileceğimiz ortamları, kişileri çok samimi bir dille anlatan eğlenceli bir kitap. Çoğu zaman iş hayatında sadece kendi ortamımızın böyle olduğunu, bunların hep bizim başımıza geldiğini düşünürüz ya.aslında o rolleri oynayan kişiler her yerde karşımızdalar. Biz dışardan bakabildiğimizde, artan tecrübemize bağlı olarak, olayları/ kişileri daha iyi çözümleyebiliyoruz. Eşimle uzun yıllar birlikte çalıştıktan sonra şu anda farklı firmalardayız, devam eden iş sohbetlerimizde ise tarif etmek istediğimiz kişiler için eski iş hayatımızın profillerini örnek alıyoruz:) “Kim gibi desem”le başlayan tarifler… Bu profilleri analiz ettiğimizde iş hayatında kendi rolümüzü de daha iyi oynuyoruz sanırım.
Dilara’cığımın da kitabında değindiği gibi “iş hayatlarımız bir araç”, bize kazandırdığı dostluklar, paylaşılan güzellikler önemlisi. Bir işten başka bir işe geçerken iyi anılarak ayrılıyor, kazandığımız dostlarımızı da hayatımıza katabiliyorsak ne ala.
Kitabı okurken kendi profilini de düşünüyorsun elbet. Ben kendimi, ” babamın işi gibi özverili, safça çalışan, çevresindeki entrikalardan habersiz olan veya en son sezen” grupta gördüm çoğu yerde. İyi mi kötü mü bilmiyorum çalışırken kulaklarım, gözlerim kapanıyor dış dünyaya işte 🙂 “Cahillik Mutluluktur” diye boşa dememişler. Ne kadar az veri, o kadar çok huzur, diyor kitap kesinlikle katılıyorum. Analizler başlayınca, kendini motive etmek için de bir o kadar çaba sarfedebiliyorsun bazen.
Kitabı okurken bir çok yerin altını çizdim ÇocuklaÇocuk’ta paylaşırım diyerek. Fakat kitaptan alıntıları okumaktansa siz en iyisi “Yaratıcı Kaos”‘u okuyun. Okurken hem kendi iş hayatınızı gözden geçirmiş olacak hem de çok keyif alacaksınız.
2. kitabını sabırsızlıkla bekliyorum, tebrikler Diloş’um.
Blogger 📝