Toprak, Buket Uzuner’in Tabiat Dörtlemesinin ( Su, Hava, Toprak, Ateş ) ve benim Uyumsuz Defne Kaman ‘ın Su dan sonra okuduğum ikinci kitabı. Su’dan sonra heyecanla beklediğim ve özellikle bu yaz eşimin ailesinin topraklarına giderken başlamayı denk getirdim, elimdeki yarım kitabı bırakıp Toprak’a başladım da diyebilirim. Kitap seçiminde / başlarken zaman zaman böyle rituellerim oluyor 🙂 Tek ben mi böyleyim bilmiyorum.
Kıymetini bilmediğimiz / bilemediğimiz Toprak aslında herşeyimiz. En sevdiğim bölümlerden birinden alıntı;
Başlangıçta Toprak vardı.
Toprak ki ondan geldik, ona gideriz;milyonlarca yıldır borcunu ödemeyen kiracısıyız.
Toprak ki; Anadır. Doğumdur.
Toprak ki; Rahimdir, SU’yun da yatağı, yuvası, anası.
Yerdir. Yeryüzüdür. Temel ve zemindir.
Toprak ki;
Tohumdur, Bereket ve bolluk, esirgeyen ve koruyandır.
Toprak ki; yaşamdır, candır…
Toprak ki; canlı olduğunu son beş bin yıldır belleğimizden silip, bütün haklarına el koyduğumuz alıp satp, kiralayıp, devredip, fethedip, deşip, tepip, gasp ettiğimiz varlık…
Toprak ki, hakkına, bedenine ruhuna tecavüz ettiğimiz, kazmayla karnını yarıp, tekmeklye dövdüğümüz, betonla boğup, taşla başını ezdiğimiz.
Toprak ki, bütün zulmümüze rağmen sonsuza dek dost olacak sandığımız organik yuvamız…
Toprak kitabında, Gazeteci Defne Kaman’ın Çorum’da tarihi eser hırsızlığının üzerine gitmesiyle gelişen olaylarla birlikte, Eski Türk Mitolojisi, Şamanizm, Anadolu topraklarında kurulan en büyük devletlerden Hititler, doğaya saygı, doğanın tek sahibinin insanlar olmadığı anlatılıyor. Tüm karakterler etkileyici idi ama güçlü Kaman Umay Nine’ye bir kez daha hayran oldum. Kimseyi dinlemiyor, inanılmaz güçl.
Toprak’tan sonra ben;
Blogger 📝