“Tek Fotograf Bu” başlıklı hayvanat bahçesi ile ilgili yazımızdaki sorumuz için sevgili parkeolojinin değerli zamanını bize ayırıp yazdığın açıklayıcı yazı için çok teşekkür ederiz. Çocuklarımıza bırakacağımız kültürel miraslarımız hakkında ipuçları bulacağınız yazı aşağıdadır, resimler ise Miniaturk gezimizdendir.
Tarih bakımından çok zengin bir ülkede yaşadığımızı hepimiz çok iyi biliyoruz. Bir yazımda da bahsetmiştim, rahmetli Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL, bir yerlerde ‘Türkiye’nin zenginliğine karşı Kültür Bakanlığı o kadar fakir ki’ demişti. Bir çok müze, ören yeri, kazılar bu ödenek denen sorunla uğraşıp, duruyor. Sponsor olmadan hiçbir şey olmuyor maalesef.. Bir anlamda tarih, parasızlıktan gün ışığına çıkamıyor..
Gezdiğin müzelere dikkat et, kaç salonu kapalı? O kadar işsiz arkeolog, sanat tarihçi varken, kapalı müze salonları rahatsız etmez mi kültür bakanlığını? Ediyordur elbet, ama maaşı için bütçe ayrılmamış ki bir arkeolog/sanat tarihçinin, tarih tanıtılsa n’olur, tanıtılmasa n’olur; o salonun ışığı yansa n’olur, yanmasa n’olur..
Hayvanat Bahçelerine gelince, onların ödenekleri, gelirleri hakkında kesin bir bilgim yok ama girişte verilen ücretler, yine aynı yerin bakımı, onarımı için kullanılıyor diye biliyorum.. Dolayısıyla bu yetmiyor tabi doğal olarak.. Onun için de sponsor lazım aslında.. Geçenlerde FikriminİnceGülü diye bir arkadaşım var, o şöyle demişti; İş adamları mankenlere sponsor olacağına tarihine, geçmişine sponsor olsa.. Çok doğru değil mi?
İlgisizliğe gelince, çalışanların ilgisine diyecek hiçbir şeyim olamaz.. Eminim ki onlar (müdüründen, bekçisine) ellerinden her geleni yapıyorlardır. İlgisizlik dışarıdan olabilir. Gerçi daha gitmedim ama, Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi diye anılan hayvanat bahçesini çok fazla görmek istiyorum. Özellikle tünel akvaryumu..
Biz kültürel zenginliğimizin farkında değiliz aslında tam olarak.. Ayasofya’ya, Topkapı Sarayı’na, Nemrut’a, Ürgüp’e, Alanya Kalesi’ne, Kaya Mezarlarına, Efes Artemis Heykeli’ne, Tümülüslere, Akdamar Kilisesi’ne ve daha nice nice güzelliklere uzaktan bakmak yetmez ki.. Kültür Bakanlığının da izniyle gönüllü olan herkes bi’şeyler yapsa, medya yer verse bu tür olaylara, bi’şeyler yapılsa keşke.. Ben biliyorum ki çoğumuz tetikte, yardıma çağrılsak koşar gideriz sorgusuz sualsiz..
AOÇ Hayvanat Bahçesi’nin bakımsız halleri de bu ödenek sorununa bağlı işte.. Biri ödenek çıkarsa, gidip ben yaparım her şeyini.. Boyarım, çakarım, temizlerim.. Rengarenk kafeslere bürürüm o hayvanat bahçesini..
Onlar aşmış demişsin ya hakikaten öyle.. İnanılmaz bir sahiplenme var dış ülkelerde. Ya biz? Geçenlerde 7 Yeni Harika seçildi biliyorsun. Ülkeler telefon paralarını üstlendi, ülkelerinden bi’yer bu 7 Harika içine girsin diye.. Hep savunduğum bi’şey var; birlikten kuvvet doğar! Elele versek nelerin üstesinden gelinir ama..
Başka yerler, kendilerine ait olmayanı bile öyle sahipleniyorlar ki.. Bir çok eserimiz yurt dışında sergileniyor? Neden? Buna bir yandan kızarken bir yandan da içimi rahatlatıyorum; onlar çok iyi bakıyorlardır diye..
Dediğin gibi başka ülkelerde en ufak bi’şey bile olağanüstü şölenlerle tanıtılıyor. Biz ise tarihimizin içine girip ateş yakıyoruz..( )
Blogger 📝
saatoniki dedi ki:
Açıkça söylemek isterim ki,gezdiğim dolaştığım yerlerdeki ören yerlerinin ve müzelerin bakımsızlığı kazıların tamamlanmamaış olması hep kafamı kurcalardı..Sponsor çözümü gerçekten iyi bir fikir..bu açıdan yazarı kutlarım.Bir popstar yarışması kazısı yapılmamış bir ören yerinde yapılsa en azından orası kurtulur,gün yüzüne çıkar biz de görrürdük..kocaa bergama berlin de bi de ya..gel de dövünme..(berlindi di mi cahilliğim ortaya serilmesin:)…)
cocuklacocuk dedi ki:
Asıl biz teşekkür ederiz değerli yazın için.
Bilun Şen dedi ki:
Çok teşekkürler, cevabımı değerli bulup, burada yayınladığınız için..
Çok sevindim 🙂
Sevgiler..