Yılın son sobesi Periliköşk‘ümüzden gelen, “Takıntılarımız”.
Takıntılar genelde olumsuz anlamda, bir yük gibi kullanıldığından yeni yıla girerken takıntılarımızdan bir nebze hafiflemeyi diliyoruz.
Bizim takıntılarda pek az değil bu arada Periliköşk’ümüz. Hepsini sığdıramayacağız, şu an aklımıza gelenler bunlar.
Özlem’in takıntıları;
Kokuya karşı son derece hassasım; ter kokan birisine dayanamıyorum. Antiperspirantlar var şimdi değil mi, kanser yaptığına dair sayısız mail geldi ama vazgeçemedim.
Korsan kitap takıntım var, okuduklarım asla korsan olmamalı, mümkünse bana ait olmalı ki hayalini kurduğum büyük kütüphaneme fayda sağlasın. Aslında normali bu, orijinal kitap adı üzerinde. Bendeki öyle böyle değil ama, kitaplarını okunması için dağıtmaktan hoşlanan yakınım Çılgın Türkler’i okuduktan sonra bana vermişti, mutlaka okumalısın diyerek. Ama kitap korsan, O’nu da kıramam. Ne yaptım, kitabı okudum, çok da sevdim , kütüphanemde olmalı bu diyerek gidip yenisini aldım, elimdekini de okuması için başkasına verdim.
Kitaplarla ilgili ikinci takıntım ise öyle herkese veremem, geri gelir gelmez neme lazım.
Nazara takmış durumdayım bu aralar. Nazarının değeceğini düşündüğüm kimselerle projelerimi, hayatıma dair sonuçlanmamış detaylarımı paylaşamıyorum. Onları nasıl ayırd ediyorsun diye sormayın, bu hissiyat sadece.
Fulya’nın Takıntıları;
Takıntılarım ikiye ayrılır benim
1- dönem dönem taktıklarım
2- her dönem taktıklarım
Her dönem taktığım konuların başında kokular gelir, bir yere sinmiş sigara kokusu veya çöp kokusu tuvalet kokusu vs..Asla dayanamam
Sonra olur olmaz seslere takmışımdır, mesela lüzumsuz çalan korna sesi, veya bozulmuş, zamanlı zamansız çalıveren araba alarmı
Dönem dönem taktıklarımsa genelde kendimle ilgilidir.
Bazen kiloma takarım, bazen saçıma neden uzamıyor diye , bazen cildime, sonra bakarım değişen bir şey yok alışırım, kabullenirim , çıkar takıntı olmaktan.
Koku gibi ikimizin ortak takıntısıda internet oldu blogtan sonra doğal olarak, şehir dışına çıkacağımız zaman online olabilecekmiyiz onu düşünüyoruz hemen.
Biz kimleri sobeleyelim?
Moonsun,
YıldızSeyri
PınarAltuntaş
Not: Karikatür “Selçuk Erdem”‘e aittir.
Blogger 📝
erdem kuzulugil dedi ki:
Her insan biraz takıntılıdır.Önemli olan takıntınızla mücadele edebilmenizdir.
Dilerseniz bize katılabilirsiniz.
cocuklacocuk dedi ki:
Kurcala Yıldız’cım, düşününce neler çıkıyor neler.
yildiznaf dedi ki:
Bak simdi,
Nasil atladigama takildim bu postunuzu ben de. Zira kendi bloguma yazmasam cizmesem de, dostlarda hep kulagim gozum.
Aslinda tum takintilarinizi, ortak sevdigimiz sarkilarmis samimiyetinde paylasmakla birlikde, bir kendimi kurcalayim bakalim, ne kenarda kosede kalmis takintilar dokulecek benden de…
Pınar Altuntaş dedi ki:
Kızlar 🙂
Rahat rahat oturup inceleyeyim kızların sayfasını dedim ama izin vermediniz yine 🙂
Sobenizi en kısa zamanda cevaplayacağım.
İkinizi de kocaman öpüyorum.
perili köşk dedi ki:
takıntılar ne tuhaf şeyler,okudukça aaa bak ben de bu da vardı yazmamışım oluyor insan…(ya da takıntılar değil de ben de var takıklık..:)…)
evet özlem korsan kitap yerine tertemiz baskılı kitapçı kitapları(mümkünse remzi kitapevinden ..)
ve kitaplarımı cd lerimi isteyenlere ben de kolay kolay verememem ,ve verince gerçekten gelmiyor geri (sarah brightmen cd si 6 ay oldu hala gelecek geri….)
ee internet takıntısını da unutmamak gerek çok doğru…:)
teşekkürler…
moonsun11 dedi ki:
Sevgili Ozlem ve Fulya en kisa zamanda yazacagimdir ben de takintilarimi :))
Sanki sobelendigimi hissetmisim gibi bu sabah ilk isim sizin sayfanizi okumak oldu :))
Kucak dolusu sevgiler gonderdim size 🙂