Eşimle birlikte uzun zamandır yapmak istediğimiz yurt dışı seyahatini geçtiğimiz hafta nihayet gerçekleştirebildik. Özellikle görmek istediğimiz ülkelerden biri olan Rusya’ya gitmeye karar verdiğimizde bazı tereddütler de yaşamadık değil. Ülkede insanların son derece dejenere, ahlakın ve hukukun çok zayıf olduğu düşüncesi bu tereddütlerin başında geliyordu. Yine de denk geldi ve Rusya’ya gitmek üzere yola çıktık.
İlk durağımız St. Petersburg’du. 3 gece burada “Moskova Oteli”nde kaldık. Ne yazık ki O meşhur “beyaz geceleri” bir kaç hafta ile kaçırmış olduğumuzu öğrendik. yine de akşam havanın kararmasının saat 10 u bulması bana ilginç geldi. İlk akşam gezi otobüsüyle yaptığımız panoramik şehir turundan dönerken eşimin de benim de yüzümüz gülüyordu. Şaşaalı tarihini şehre bu kadar güzel yansıtabilmiş ve de koruyabilmiş bir kent olan St. Petersburg’a gelmekle çok doğru karar vermiş olduğumuzu düşündük.
Şansızlıktır ki hava genelde soğuk ve yağmurlu geçti. Rusya’ya götürmek üzere valizleri hazırlarken Kayseride hava sıcaklığı 30 derece civarında olduğu için, soğuk olduğunu bildiğim halde elim valize kışlıkları koymaya varmadığından, orada 10 derece soğukla karşılaşınca yanımda götürdüğüm ne varsa üstüste giyerek duruma bir çare buldum.Yine de soğuk ve yağmur demeden eşimle birlikte günde yaklaşık 10 km yürüyerek St. Petersburg a ait tarihi her yeri gezmeye çalıştık.
(Neyseki şiddetle aniden bastıran yağmur bir süre yağdıktan sonra aniden duruyor ve ortalık 1 saat içinde tamamen kupkuru oluyor, Türkiye de böyle bir yağmurdan sonra çamur 3 gün kurumaz diye düşündük.)
Rus halkı inaılmaz kaba ve soğuk, turist olarak ülkelerinde bulunmanızın onlar için hiç bir önemi yok. hayatlarından bezmiş gibi bir halleri var, bunun dışında kız erkek demeden hepsinin aşırı rahat tavırları ve devamlı içki içmeleri dikkatimizi çekti. Gece gündüz farketmeden yaşları küçük dahi olsa ellerinde biralar ve sigaralarla sokaklarda, köşe başlarında gayet rahat tavırlar sergiliyorlar. Hoşuma giden özellikleri de yok değil tabi, öncelikle sanata ve kitaba çok düşkünler en serseri tipli gördüğünüz rus genci bile beline sıkıştırdığı kitapla geziyor, metroda trenin her kompartmanı kitap okuyanlarla dolu, bir çok binanın önünden geçerken şahane melodiler duyabiliyorsunuz. Sokak çalgıcılarının bile çaldıkları müzikler dinlemeye değer.
Bunun dışında dikkatimizi çeken bir diğer nokta genç kızları çok zayıf, çok güzel ve bakılmlı oldukları halde ,orta yaşlı ve zayıf kadın pek görememiz, kadınlar arasında yaş ilerledikçe bakım ve güzellik pek azalmıyor ama kesinlikle kiloları fazlaca artıyor, , tura katılan bayanlar arasında ki ortak kararımız Türk kızlarının kesinlikle daha güzel olduğuydu, ama beyler ne düşünür bilemem :)) Çok içki içtikleri için erkeklerde ortalama ömür 59 yaşmış, gerçekten de hiç yaşlı erkek göremedik, kadınların erkek işlerini yapmaları bu sebepten midir bilmem ama, gece 12 de traleybus da biletçiler, bir kaç otobüs şoförleri, çöp toplayanlar, büfe işletenler vs. hep orta yaş kadınlardı.
Tur rehberimiz bizi orada Türkler arasında meşhur olan Antalya restorant a götürdü, ama eşim ve ben taa Rusya’ya kadar gidip Türk yemekleri yemek istemedik, domuz etinin çok fazla kullanılmasından dolayı rus yemeği yemeye de cesaret edemedik, hatta dana eti diye düşündüğümüz bir kaç yemeğe de dokunmadan sofradan kalktığımız oldu, çünkü orada uzun yıllar yaşamış olan rehberimiz bize yemekte domuz eti olduğu halde olmadığını söyleyebileceklerini, bu konuda onlara güvenmememiz gerektiğini söyledi. Durum böyle olunca biz de her fırsatta Mc Donald’s ve Kentucky de tavuk yedik. Özellikle McDonald’s da nuggets ve tavuklu hamburgerler bizimkilere benziyor, tavuk sosları içinse fazladan para alıyorlar. Zaten bu Ruslar herşey için fazladan para alıyorlar , mesela büfeden su, meyve suyu vs. mi aldınız? poşet için ekstra 50 ruble (25 kuruş) ödemeniz gerekiyor. Metroda gizlice fotoğraf çektim, çünkü normalde yasak, neyseki yakalanmadım ama bizim gruptan bir bey metro çıkışında elinde makinesiyle polise yakalandı. Polis 100 ruble(5 ytl) rüşvet almadan bırakmadı,
St. Ptersburg’un tarihi yerleri daha çok Nevski Caddesi ve çevresinde yer alıyor. Cadde boyunca yer alan binaların görünüşleri muhteşem; böyle işçilik, emek, kalite, gerçekten muazzam. Ben en çok “kanlı kilise” adı verilen hani şu soğan kubbeli kuleleri olan binaya bayıldım. Defalarca fotoğrafını çekip etrafından ayrılmak istemedim. İkinci gün tekrar oraya gittiğimizde bu kez alana yayılan harika bir gitar sesi eşlik ediyordu binanın güzelliğine,
Rusya’da her alanda böyle bir müzik duyulması çok muhtemel, hatta benim fikrim devlet bunları sokakta müzik yapmakla görevlendirsin müthiş bir ambiyans olur diye düşünüyorum.
İkinci gün Hermitaj Müzesi ve Kanal gezisi turları vardı. Eşimle ikisine de katılmaya karar verdik. Hermitaj Müzesinden çok ama çok etkilendik, varlığından bu yaşıma kadar habersiz olmam büyük kayıpmış gerçekten. Bugün 1111 odalı bir müze olan bina 11.yy dan beri varlığını koruyor. Çarın yazlık, kışlık saraylarından oluşan muhteşem binanın içinde çoğunlukla altın kaplamalar kullanılmış. İçinde muhteşem dekorunun yanında Salvador Dali, Michelangelo, Gogen, Claude Monet, Picassa, ve adını anımsayamadığım nice ünlü sanatçının orjinal eserleri de sergileniyor.
Kanal turunda hava aşırı soğuk olduğu için üşümekten pek birşey anlayamadık. St. Petersburgun içinden bir çok kanal geçiyor hepsinde açılır-kapanır köprüler var. Hatta köprülerden birinin tıpatıp eşinin Prag’da da olduğunu öğrendik.
3 gün St. Petersburg’da rüya gibi geçtikten sonra uçakla Moskova’ya geçtik.
Fazla uzun olmasın diye Moskova’yı sonraki yazımda anlatıcam.
Harika anlatmışsın Fulya.. Bizim de gidesimiz var bu aralar St. Petersburg’a..
Sevgil Bilun, aslında daha o kadar anlatacak şey varki, yaşamak lazım derler ya işte öyle…çok soğuklara kalmayın derim hatta şu beyaz gecelerin zamanını öğrenip o zamana denk getirmenizi tavsiye ederim.sevgilerimle
harika fotoğraflar….tüm hikayeyi dinlemek için sabırsızlanıyorum.Tabii ki güzel bir kahve eşliğinde ve yüzyüze:)))
çok ilginç bir ülke olduğunu düşündüm her zaman.çok güzel ve bilgilendirici şekilde anlatmışsın.sağol.moskovayı bekliyoruz sabırsızlıkla.
hoşgeldiniz…Nefis bir gezi olmuş,büyük bir keyifle okudum,çok güzel anlatmışsınız,yurtdışı gezileri yeni kültür ve insanlar tanımak çok ama çok güzel geliyor bana,özlemişim….
çehov un “bozkır” ı ile başlamıştı rusya merakı..dosto ve puşkin le içim kıpır kıpır olurken kendime başka bir dünya kurmuştum…okudğum duyduğum onca şey bile hayallerimi yıkamadı..”benim ” rusya hayalim bambaşka şekiilde yaşadı kafamda..ve o rusyanın en önemli kalesi “petersburg”..sizin adınıza sevinirken kendi adıma kıskandım da kıskandım..
sevgili saatoniki, gerçekten görülmesi gereken bir şehir, apayrı bir dünya adeta,mutlaka gidin…sevgilerimle
Gercekten oradaymis gibi oldum okurken. Bu kadar dejenere olmalari ne kotu ama hala genci yaslisi okuyormus ya bravo. Bir de bayanlari ne cok agir isler yapiyorlar degil mi, Saraybosna’dayken biz kasap bayanlar bile vardi. Sovyet kulturu orada da etkisini gostermisti. Insan hem gurur duyuyor kadinlarla hem garibine gidiyor…
harika bir gezi ve anlatım çok etkilendim.. Bulgaristan göçmeniyiz ve Türk olarak oralar ve Slavlarla yaşamanın nasıl olduğunu anlatırlar annemler. köyde bile burdaki kolejlerde olmayan spor ve kültürel aktiviteler varmış. ne yazık ki çok “rahat” bi toplum ..ne diyim oraları görmek dileğiyle diğer yazınızı da merakla bekliyorum
Fulyacım çatlattın beni…yurtdışı planları suya düşen biri olarak böyle gezi sayfalarına imrenerek bakıyorum..Çok güzel bir gezi olmuş, harika anlatmışsın. Umarım bize de nasip olur gitmek, tekrar rehber niyetine bu yazıya dönüp bakarım:)))bu arada şimdi oraları çekiliyor mu bu geziden sonra.))))
hülya bağ komşusu:çok güzel bir yazı olmuş okurken sanki oraları ben de gezmiş gibi oldum.çünkü insanı oraları gezdiriyormuş gibi anlatıyorsun resimler de olağanüstü güzel çekilmiş.teşekkür ederiz fulyacım.tek kötü yönü var benim için rus kızları ve bizim erkeklerimizin bazılarının kötü ahlakı benim canımı çok acıtıyor.çocuklarım büyüyünce hayata yeniden başlarsa ilk rusya yı gezmek isterim.çok merak ediyorum yabancı ülkeleri ve kültürlerini…çocuklarına okul hayatlarında başarılar diliyorum.
hülya’cım, ziyaretin ve güzel yorumun için çok teşekkür ederim, her zaman beklerim..
sevgiler..
Ewet. Harika bir şehir. 10 günüm orada geçti ve şehri yakınen tanıdım. İki ayrı yüzü var ekonomik anlamda. Eğer orada yaşıyorsanız hayat standart ama pahalı değil. Fakat gezi yada turist olarak gidildiğinde hayat pahalı gelebilir. Ekim ayında oradaydım ama büyük bir ihtimalle birkaç ay sonra tekrar gideceğim. Önemli bir not; yanında kalabileceğiniz bir arkadaş olduğu taktirde geziniz bir o kadar daha keyifli oluyor. Saygılarımla….
cok gusel anlatmissiniz okumamisim bu yazinizi..Tespitler cok dogru!tam yerinde 😉
Rus milleti kaba ve suratsizdir,polisleri rusvet alir, metrolarda otobuslerde bol kitap okurlar , cocuk doguran bayanlar eski hallerine pek donemiyorlar kilolar aynen devam ,bir de fastfood cok yayginlasti burada ondan da evde yemek yapmadiklarindan.. ahhh ahh bu rus kizlarini bi goren pisman, bir gormeyen!!
Ben henuz Petersburga gidemedim is gucden firsat bulamadik gecen sene niyetlendik yer bulamadik otellerde..Bu sene erken davranicaz insallah..
Ozellikle alt gecitleri tercih eder sokak calgicilari (aslinda gercek sanatcilar bence)akustigi iyi oldugundan..
Diger yaziyi da okuyayim 🙂
Merhaba!Ben bu kentte St.Petersburg’ta ikamet etmekteyim.Diyecegim tek sey vataninizin kiymeymetini bilin.
2010 26 Haziran- 3 Temmuzarası Moskova ve Petersburg’ gideceğim. Bu nedenle ilgilendim. Çok güzel olmuş. Yararlandım.
merhaba yunus bey,
acaba şubatta şuan gelsek rusyada soguktan gezemez miyiz?
gezilmeye değer ve çok gzel bir yer gidenlerin fazlasıyla memnun kalacağına aminim ama hiç bir zaman istanbulun yerini tutamaz:)saygılar