Yıllar yıllar önceydi, üniversitedeyken yaz tatilinde Patrick Süskind’in Koku kitabını okuduğumda, çok etkilenmiştim. Kolay mı kitabın kahramanı insancıl duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik derecede duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten çekinmeyen bir katildi. 1992’den önce okumuştum, halen aklımdadır, sonradan çekilen filmini seyretmedim. Vedat Ozan’ın Kokular Kitabını instagramda tesadüfen gördükten sonra 2. kitap “Parfümler” le birlikte set halinde aldım. Kitaptan önce Vedat Bey’in Açık Radyo daki Koku programından haberim yoktu, eminim bunları ilk ağızdan dinlemek daha güzeldir.
Kitabın arka kapağında şöyle diyor ” bu kitabı okuduktan sonra; bir bebeği severken, doğalgaz faturanızı yatırırken, başınızın üzerinden bir güvercin sürüsü geçerken, alışveriş yaparken, ansızın nostaljiye kapıldığınızda, kendinizi karşı cinsi etkilemeye çalışırken yakaladığınızda, hatta asansöre bindiğinizde, artık başka çağrışımlarla düşünmeye başlayacaksınız…. Bir odaya girip o odanın duvarındaki bir resmi veya nesneyi tesadüfen görmemiş olabiliriz ama aynı odadaki kokuyu es geçmemiz, atlamamız imkansız.”
Kokuların hayatımızın bu kadar merkezinde olduğunun farkında değilmişim kitabı okumadan önce. Mutluluğumuzda, üzüntülerimizde, eş seçimimizde, kendimize güvenimizde, başarılarımızda, kısaca sayamacağımız kadar etkisi var…. Çünküsü kitapta uzun uzun anlatılıyor, kısacık alıntı yaparsam : “ Koku duygusu ve duygudurum (emotion) beynimizde aynı sinir sistemi ağı içinde yer alırlar ve bu sisteme “limbik sistem” denir. Limbik sistem içinde sadece koku işlenmez, aynı zamanda beğeni, kızgınlık, öfke, haz, sevgi, şevkat, saldırganlık gibi birçok önemli duygunun işlenmesine de ev sahipliği yapar bu sistem…. Görme, işitme, dokunma veya tat gibi diğer uyaranlar dolaylı olarak limbik sistem yollarına düşerken koku duygusu, yolu hiç uzatmadan ve herhangi bir filtreden geçmeden “duygu” yarattığı için bir nevi ayrıcalık ve kuvvet taşımaktadır.”
Sahibindeki kanser hastalığını hisseden köpekler, koku duygusunu yitiren (anozmi) insanların hayat kalitesindeki düşüş ve olası depresyonları, kokular üzerinden geliştirilen pazarlama stratejileri / ürünler… Kitabın her bölümünde o kadar bilgiyle doldum ki… Üstelik okuması çok eğlenceli ve faydalı idi, bu kadar bilgiyi hiç sıkmadan aktarabilmek usta işi… Akıcı bir dili var, her bölümde çeşitli araştırmalarla örnekler var. Koku için bu kadar arşatırmaya bütçe ayrıldığını öğrenmek bile ufkumu açtı benim. Ofiste geçirdiği burun ameliyatından uzun zaman geçmesine rağmen koku alamayan bir arkadaşımız var, kitaptaki ilgili bölümü okuyunca yanına gidip durumunda bir değişiklik olup olmadığını sordum. Yokmuş, hayatın tadı tuzu yok diyor, okuduklarımdan sonra o kadar iyi anladım ki onu, doktora gitmesini tavsiye ettim, intihara varan depresyonlardan bahsetmedim tabi…
Çevremdeki herkesle bir ya da birkaç bölümünü paylaştığım, çok severek okuduğum bir kitap oldu, Kokular Kitabı. Bu çok çok emekli araştırma için minnettarız Vedat Ozan.
Ar-ge çalışanları, pazarlamacılar, sosyologlar, patronlar, insan bilimiyle uğraşanlar kitabı mutlaka okumalılar bence. Ben mesela Müşteri Teknik hizmetlerinden sorumlu bir çalışan olarak bu bilgileri nasıl değerlendirebilirim diye düşünüyorum, müşterilere azıcık güven kokusu versek mesela 🙂
Blogger 📝