Bilinçli / bilinçsiz senoryalar sonucu sürüklendiğimizbu zor günlerimizde her gün başka bir hüzünlü hikaye ile uyanıyoruz güne. Düşündükçe karamsar olmamak ve delirmemek mümkün değil. Babam geçende biz çocuklarına şöyle mesaj yazdı: Dedem babama yaşanacak bir vatan bıraktı, ama ben bırakamayacağım, siz ne yapacaksınız? İnanılmaz üzdü beni, hem babamın üzüntüden böyle bir cümle kurması hem çocuklarımıza bırakacağımız belirsiz gelecek. Babama “sen bize doğru, dürüst olmayı öğrettin, hepsinden önemlisi bu...” dedim. Özü, sözü bir olsun çocuklarımızın…Adaletli, özgür bir dünyada yaşasınlar, inşallah. İnsanlığımızın dibe vurduğunu çarpan o güzel meleğin fotoğrafından sonra uzak görünüyor mutlu bir dünya hayali gerçi.
Yine de kötülüklere teslim olmamak lazım, karamsarlığın öyle bir çekim gücü var ki… Yapılan minik minik iyiliklerin gün gelip çoğalacağına ilahi adaletin hep olduğuna inanıyorum. Kendimi güzelliklerle motive ediyorum, aileme sıkı sıkı sarılıyorum. Gün olur devran döner, geçecek bu kötü günler… Akli salim kalmalıyız.
Aşağıdaki binalar Saraybosna’dan, 1995 de biten savaşın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen bazı binalardaki kurşun izlerine hiç dokunmamışlar (2004 de gittiğimde daha fazlaydı, yaralarını sarmışlar bir kısmının). Binaları onarsalar ne yazar, savaşın etkilerini ruhlarından silebilir miyiz? Kaç nesil geçmeli üzerinden silmek için? Sırp plakalı kiralık aracımızla yol üzerinde durduğumuz köylerde bakışlardan rahatsız olup açıklama yapmadık mı kimse sormadan ” biz Turska, araba kiralık” diye…
Şehir merkezindeki bu heykelin üzerinde şöyle yazıyor: “Multikulturalni čovjek izgradivat ce svjet” “The multicultural human builds the world”
Anlamı: çok kültürlü insan dünyayı inşa edecek.
Çok kültürlülüğümüzle güzeliz biz, bunu bozmaya çalışanlar da aklına başına almalı bir an önce. Sadece ülkemiz değiliz tüm dünya öyle.
Blogger 📝