İstanbul – Sofya Ekspresi ile yaptığımız tek gece konaklamalı Sofya gezimizden. Varış noktası Sofya’da gezmek kadar tren yolculuğunu tecrübe etmek de tatile dahil ve eğlenceli tarafı idi.
🚃 Sofya Ekspresi biletleri internette satılmıyor, Sirkeci’de gişeden aldık. Halkalı’da da satış gişesi varmış.
🚃 Halkalı’dan 20:00 de hareket edip yol yapımı kaynaklı geçici güzergah değişikliği sebebiyle öğlen Sofya’ya ulaştık. (Normalde varış; sabah erken saatlerde) Dönüş yolculuğu da aynı şekilde normalden uzun sürdü. Sofya’dan hareket saati; 17:50. Tren yolculukları gece saatlerine ayarlanmış. Uyuyabildiğimiz için ertesi gün gezecek enerjimiz vardı.
🚃Yataklı trende 2 kişilik yataklı ve 4 kişilik kuşetli alternatifler var. Biz ailecek bir arada olmayı tercih ettik. Kimsenin odasına çekilme veya bireysel takılmasına imkan vermeyen kaynaşma treni oldu diyebiliriz. Her aile tecrübe etmeli:)
🚃 Trenin genel konforundan bahsedersek;
🚃 Kapıkule’de pasaport ve Schengen vize kontrolü için duruluyor. Görevlilerin hızlı hareket ettiğini söyleyebilirim. Ancak Sofya dönüşünde Türkiye’ye girişte gümrük kontrolü sebebiyle tüm eşyalarla birlikte trenden inmemiz istendi. Ve bavulları kontrol edecek X- ray cihazı da çalışmadığından epey ilkel bir metodla görevli polisler tüm valizleri açtırıp el ile kontrol etti. İçki ve teknolojik cihaz konusunda hassaslar.
Ve gelelim Sofya’ya. Tren istasyonu merkeze çok yakın, yürüme ile 15-20 dak. Biz öğlen saati varınca güneşte yürümek istemeyip merkeze metro ile gittik.😉
Sofya sakin, geniş parkları, yüksek ağaçları olan, yürüyerek keyifle gezilebilecek bir başkent. Yaklaşık 2 günlük zamanda olabildiğince kültürünü tanımaya çalıştım.
Şehirdeki anıtsal mekanlar, eserleri iki dönem olarak sınıflandırabiliriz; 1400 lere kadar olan Osmanlı öncesi dönem (Antik , Roma ve ardından Bizans dönemi) ve ardından Osmanlı İmparatorluğun’dan bağımsızlıklarını kazanmalarıyla (1878-…)başlayan dönem. Aradaki yaklaşık 500 yıllık Osmanlı dönemini silmişler sanki. Daha önce Bulgaristan’da ziyaret ettiğim Varna’da da aynı durumu garipsemiştim. Hiç mi Osmanlı eseri olmaz diye merakla aramıştım. Sofya’da Osmanlı dönemine ait Banya Başı Cami (Kadı Seyfullah Efendi Cami) var. Ancak bunun dışında Osmanlı sadece satır aralarında geçiyor.
Osmanlı -Rus savaşındaki mücadeleleri ve Osmanlı’dan kurtuluşları adına yapılan Bulgar Ortodoks Alexander Nevsky Katedrali muazzam büyük ve şatafatlı. Şehre adını veren büyük St. Sophia Bazilikası ve altındaki antik Serdica kent kalıntılarını ayrıca paylaşacağım. Aziz Nedelja Katedrali, görkemli bir Doğu Ortodoks Kilisesi. Hristiyan dini kültürü için çok fazla kilise var, hatta gördüğüm çok fazla tur grubuna din adamları eşlik edip bilgi veriyordu. Yukardakiler içini gezdiğim büyük kiliseler, bu kısa seyahatte bana yeterli geldi.
Vistosha Bulvarı, kafe , restoran ve alışveriş dükkanlarının bulunduğu güzel bir cadde.
Banya Başı Cami’nin içini görmek için çok niyet etmeme ve özellikle 3 kez önünden girmek üzere geçmeme rağmen cami önündeki kalabalık bana güven vermedi. ( Orta doğulu göçmenler, mülteciler vardı sanki) Aslında kiliseleri güvenle gezip şehrin tek anıt camisine girememek enterasan ve üzücü oldu.
Bulgaristan’ın ulusal sembolü, arslan imiş. St. Sophia Kilisesi / Ayasofya Kilisesi önünde çok görkemli bir arslan heykeli var.
Son olarak Sofya kendimi en fazla turist, yabancı hissettiğim Avrupa şehirlerinden biri oldu. Bunda en büyük sebep, Bulgar alfabesinin farklılığı ve doğal olarak latin harflerinin her yerde olmaması. Ortak bir dilde (benim için İngilizce) buluşunca anlaşabiliyoruz elbette ama sürekli farklı alfabe ile karşılaşmak zor geldi.
Blogger 📝
Cocuklacocuk dedi ki:
Çok teşekkürler Zeynep Hanım. Çok yakınımızda aslında gezmek için ideal 🙂
Zeynep Bozbağ dedi ki:
Özlemcim görmediğim bir şehir. Çok güzel anlatmışsın. Keyifle okudum.