Üniversite hayatım boyunca ve ertesindeki bekarlık dönemimde babamın gece yol fobisine rağmen çoğunlukla gece düşmüşümdür otobüslerle yollara. Gündüz yolculuklarını zamanın boşa harcanması olarak düşünmüşümdür. Geceleri rahat yolculuk yapabilmek içinde kendimi eğitmiştim bayağı. Yolculuk yastıkları, uyuma stilleri, pencere kenarı koltukları hatta mümkünse orta giriş ilk koltuğu, vs. Bunlar sayesinde otobüste fazla yorulmadan , uyuyarak ertesi sabah hayata devam etmişimdir.
Evlilik ve ardından küçük prensesimizin aramıza katılmasıyla unutmuşum otobüs yolculuklarını, hele de gece yollarda olmayı ve uyuyabilmeyi. Kızımla ara sıra yaptığımız otobüs yolculukları; özellikle gündüz yapılmış, biraz uyku, biraz oyun , biraz kitap ile kızımı oyalamaya hedeflendiğim yolculuklardı.
Geçen haftaki Adana’ya tek ve gece gittim. Kafamdaki düşüncelerin etkisiyle de oldukça rahatsız bir yolculuktu. Uyuyamama değil aslında bahsettiğim. Evlilik veya ilerleyen yaşımızla birlikte hayatımızda rahatlık ve konfora alışıyoruz, eylemlerimizde konfor arıyoruz.
Mesela benim ilk aklıma gelenler;
– Kendi yatağında uyumak; oysa arkadaşlarla birlikte yapılan ev toplantıları, öğrenci evleri, sabaha kadar süren sohbetler, sonra kanapede uyuyakalmalar yok hayatımda.
– Her an markete gitmemek için yapılan gereksiz stoklar
– Küçük bir çantaya sığamamalar
– Gidilen tatillerde çocukla birlikte rahat edebileceğin yer arayışları.
– En ilginçlerinden biri, anne evinde , odanda bile uzun süre kalamamalar
– Sabah kahvaltısını artık geçiştirmemeler. Bu aslında olumlu bir gelişme, ve bizim hayatımıza çocuktan sonra girdi. Önceleri işe giderken arabada atıştırırdık bir şeyler.
-vs., vs,
Herhalde bunları ve daha fazlasını yaşayan tek kişi değiliz.
Yaşımız mı ruhumuz mu bunun sebebi?
Şimdi otobüs ile yolculuk yapacaksam ( özellikle de ender de olsa yalnız olanlar için) yol boyunca zamanı nasıl değerlendiririm diye bakıyorum. Düşünmek , dergi- kitaplarımı kesintisiz okuyabilmek için süper bir fırsat.
Hatta güneşli toros manzarasıyla ideal.
Blogger 📝
cocuklacocuk dedi ki:
Ne güzel olur Tuba’cım . hatta bir de berabar yapsak super olur. güneş çok güzel Türkiye’de, özlemişsin sen buraları.
tuba bodur dedi ki:
valla özlemcim bende otobüs yolculugunu özledim ama söyle karadenize yada antalya – alanya arasındaki o manzarası mukemmel yolculukları gundüz yapmak var aklimda canım memleketimin gökyüzü bile ne kadar mavi yada ben mi öyle görüyorum ne:))
unmanageable dedi ki:
Hey gidi günler hey.Çocuklar yaşamımıza before-after yaptırıyor di mi?Ben artık şehir içinde bile seyahat edemiyorum iki çocukla.Amaan boşverin çılgın gençlik yıllarımız da oldu.O zamanlar da güzeldi,bu zamanlar da,anın tadını çıkaralım.
emrah atik dedi ki:
Hatırladığım en güzel gece yolculuklarım Muğla Konya arasında geçen bir yolculukla, Gölcük Girit arasında geçen bir deniz yolculuğuydu. Her ikisinde de ay ışığı başroldeydi…
Birinde bozkırda ayışığını seyredip herkes uyurken çaktırmadan müzikçalarımda Chris Rea dinleyip votka götürüyordum:)))
Diğeri askerlik vasıtasıyla olduğu için votkasızdı ama o yaz gecesinde kahve de iyi gidiyordu…
Fırsat olursa hiç düşünmeden tekrarlarım o yolculukları:)))
yildiznaf dedi ki:
Sevgili Arkadasim,
Daha dun poh poh’laniyordum bu sebebten. Nereye elimi atsam kitap, CD, kiyafet ve korkunc buyuk bir tuketim. (Lise edebiyat ogretmenimiz korkunc ancak korkulacak seylerle kullanilir dese de, ben durumu izah etmek icin baska bir kelime bulamiyorum. Konfor ve tuketim bizleri biz olmaktan cikariyor. Nasil alisiyoruz dedigin gibi herseyin iyisine guzeline. Olmassa olmaz oluyor. Halbuki yokluk ne guzel bazen, icinde insan kendini buluyor…
yeldegirmenlerinekarsi dedi ki:
adanalı’sınız herhalde… (ben de öyle olunca ilgimi çekti)
aralarında on beş ay olan, (büyüğü 3.5 yaşında) iki kız çocuğu sahibi bir evli olarak söyleyebilirim ki, tüm anlattıklarınızı yaşayan tek evli çift siz değilsiniz…
ama iyi bir yanı var vaktin dar olmasının; bu sayede, “kısıtlı zamanı nasıl daha iyi değerlendiririm” diye düşünüyor ve geniş zamanlarınızda yapamadıklarınızı bile, o kısıtlı zamanda daha iyi ve kaliteli şekilde yapabiliyorsunuz…
bir araştırma yapılmış da; çalışan anneler çocukları ile daha az ilgilenmelerine rağmen, çocukları ile geçirdikleri zaman, çalışmayan annelere göre daha kaliteli oluyormuş…
zaman bol olunca, her şeyde olduğu gibi, maalesef verimli kullanılmıyor… o yüzden zamanın az olmasını dert etmemeli; önemli olan kısa da olsa zamanı kaliteli kullanmak.
mavianne dedi ki:
2 OĞLUMLA YAPTIĞIM GECE YOLCULUĞUNDAN SONRA TÖVBE DEMİŞTİM,
çok zordu,
çocukların uyuma zorunlulukları,
bir türlü koltukları paylaşamamaları,
hep gündüz yolculuğu yaptım sonrasında
seni anlıyorum :))
fatma dedi ki:
kesinlikle yazdıklarına katılıyorum.yazıyı okuyunca içimi dökmüş gibi oldum.senin ağzından.teşekkür ederim.
konfor anlayışı öyle bir yerleşiyorki insanın içine hayat tarzı değişiyor.halbuki bazen konforsuzluk daha mutlu edebilir insanı.eşinle aynı kanepede uyuya kalmak gibi.
http://maviveportakal.blogspot.com/
nasibe dedi ki:
Sanki beni anlatmışsınız 🙂 Yapılan gece yolculukları ve boşa gitmeyen gündüzler. Sonra evlilik ve çocuk için yapılan gündüz yolculukları. Sonra alışılan konfor ve diğerleri. Sanırım hayatımızdaki köklü değişiklikler evlilikle birlikte başlıyor ve çocukla perçinleşiyor. Bu değişimlerle birlikte ruhumuzda bir değişime giriyor, yaşımızda ilerledikçe alışkanlıkları değiştirmek daha da kolaylaşıyor. Nede olsa yaşlanıyoruz artık.Ama eski günlerimi özlemiyor değilim.