
Cumhuriyet’imizin 92. yılı Kutlu Olsun.
Bu yazıyı, Turgut Özakman’ın Cumhuriyet 1.kitabındaki Cumhuriyet’in ilanı öncesi olaylardan toparladım, bazı kısımları özetledim. Turgut Özakman (nurlar içinde yatsın), kitabın önsözünde “Tarihimizi doğru bilsek sorunlarımızın yarısı kendiliğinden çözülür.” Gönülden katılıyorum, cumhuriyet öncesini cumhuriyetin bize getirdiklerini daha iyi anlayıp daha çok anlatmalıyız.
Lozan’daki diplomatik zaferin ardından Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesinde İsmet Paşa şöyle anlatıyordu:
“Sürekli tetik durmamız gerekiyor. Açık verirsek Sevr anlayışı her zaman patlayabilir. Çünkü yaşamak ve kurtulmak için kendilerine avuç açacağımıza, böylece bütün kazandıklarımızı geri alacaklarına inanıyorlar. Çağdaşlaşacağımıza, uygarlık alemine katılabileceğimize ihtimal bile vermiyorlar. Hep ikinci, üçüncü sınıf yoksul , geri bir doğulu millet olarak kalacağımızı düşünüyorlar. Yanıldıklarını görecekler. Türkiye yüz yıldır kendini yenilemeye çalışıyor. Doğruları ve yanlışları ile arkamızda büyük bir deney birikimi var. Üstelik bizimki o ürkek denemelerin devamı olmayacak. Çok kapsamlı, kökten bir hayat hamlesi olacak. Yaşama gücümüz ve hakkımız olduğunu dünyaya kanıtlayacağız. Devletin bir başkenti yok, artık rejimimizin adını da koymamız gerekiyor. Birçok kanunları da yenilemek zorundayız. Çağdışı kanunlarla çağdaş dünyaya katılamayız. “
Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin 2. dönem başkanlığına seçimin ardından yaptığı konuşmada yeni milletvekillerini Cumhuriyet düşüncesine hazırlamak için dedi ki: Yeni Türkiye bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmişin kurumları ise bir şahıs devleti idi, şahısların devleti idi… Büyük düşünce akımları, köhne kurumlara ümit bağlayanların, çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır. Avusturya, Almanya, Rusya, hatta dünyanın en tutucu bir uygarlığına mensup Çin İmparatorluğu, o büyük düşünce akımının kahredici darbeleriyle gözlerimiizn önünde devrilmiştir. İşte efendiler, yeni Türkiye Devleti de cihana hakim o büyük ve kudretli düşüncenin Türkiye’de tecellisidir, gerçekleşmesidir.”
23 eylül günü İstanbul’da çıkan İkdam gazetesinde M.Kemal Paşa’nın Avusturyalı bir gazeteciye verdiği demeç yayınlandı. Paşa yürürlükteki anayasanın milli egemenlikten ve Meclis’in niteliğinden söz eden ilk iki maddesine değindikten sonra diyordu ki: “Bu iki maddeyi bir kelimede özetlemek mümkündür: Cumhuriyet”
Bu tek sözcük büyük yankılar uyandırdı; Cumhuriyetçileri sevindirdi, kararsızlar açıklamayı erken buldular, samimi Osmanlılar kaygılandılar, yeni Türkiye karşıtları öfkelendiler.
Mustafa Kemal Paşa, 28 Ekim de yakın arkadaşlarıyla yaptığı toplantının ardından ” Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi.
Ertesi gün yapılan grup toplantılarında oluşan uyumsuzluklar sebebi ile Mustafa Kemal Paşa’nın çağrılması ve ardından Mustafa Kemal Paşa meclisten bir saat izin isteyerek parti ileri gelenleri ile toplandı, hazırladığı kanun tasarısı hakkında görüşlerini aldı. Sonrasında yeniden toplanan mecliste işin özü değil ama biçimi, hukuki niteliği gibi konular tartışıldı. Bazı milletvekilleri M.Kemal Paşa’ya Halifelik görevini de üstlenmesini önerdiler.
Dönemin en büyük hukukçusu kabul edilen Seyit Bey ise şöyle dedi: “Önerilen şekil yeni bir şey değildir. Var olan anayasayı açıklamaktan ibarettir. ” tarihçi Abdurrahman Şeref Bey de şöyle dedi: “Hükümet şekillerini saymaya lüzüm yoktur. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, bu cumhuriyettir. Biz şimdi çoktan doğmuş olan çocuğun adını koyuyoruz. Ama bu as bazılarına hoş gelmeyecekmiş. Varsın gelmesin. ”
Değişiklik tasarısının grupça kabulunun ardından TBMM 29 Ekim 18:00 de toplandı. Cumhuriyetle ilgili birinci madde saat 19:37 de sürekli alkışlar, sevinç çığlıkları arasında kabul edildi. Ardından Başkan cumhuriyet rejimini oya sunuyordu. Oy birliği ile Cumhuriyet kabul edildiğinde saat 20:30 du.
Ardından 158 üyenin katıldığı seçimde Mustafa Kemal Paşa oybirliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Saat 20:45 idi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı yaptığı ilk konuşmanın ( ilgili konuşma için bu yazımıza lütfen) sonunda şöyle diyordu:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ MESUT, MUVAFFAK VE MUZAFFER OLACAKTIR.
Not:Turgut Özakman’ın Türkiye Üçlemesi hepimizin evinde olmalı, Çocuklarımız okumalı, Mutlu Bayramlar