Minik adamımız 19 ayını doldururken her dediğimizi anlaşılır veya anlaşılmaz şekilde tekrar etmeye çalışan bir papağana dönüştü. Ablası ile bu aralar bol bol yaptığımız okuma çalışmalarında, heceleri sesli tekrar ederken bize öyle eşlik ediyor ki okumayı sökmesine az kaldı sanırım :). Ablasını taklit konusunda sadece hecelemekle kalmıyor tabi, kanepedeki minderleri yere atıp önce minderlerle atçılık oynama sonra kanepede zıplama gibi her türlü aktiviteyi önce bir süre dikkatle izleyip sonra muzip bir ifadeyle yapmaya başlıyor. Bunlar dışında 2 -3 haftadır en sevdiğimiz aktivite; oyun hamurları, örtümüzü serip üzerine yayılıyoruz, bazen gözünü açar açmaz hamurların başına gidiyor, ezip, yuvarlayıp eğleniyoruz.
Sabahları erkenden kalkıyor, işe gitmeden önce görüşüyoruz ve nazar değmesin,” bye bye” yapıp, gülerek yolcu ediyor bizi.
Bu ay yaptırdığımız doktor kontrolunde boyu ve kilosunun persantil eğrisinde üst sınırlarda olduğunu öğrendik. Maşallah Nuran Teyzesi çok iyi yediriyor yemeklerini, bana gün içerisinde yediklerini sayıyor da şahsen ben O’nun kadar yediremiyorum 🙁
Dünkü günlük rutin park gezilerinde Kerem topla oynarken yere düşmüş ve yanağını epey çizilmiş, sonradan çizikler epey kızarınca, Nuran Hn epey korku ve özürlerle aradı beni, kötü bir şey oldu diye. Kadın kendini ho kadar arap etmiş bu olaydan dolayı, ben Kerem’e üzüntümü bir yana bırakıp Nuran hn. a da bunun bir kaza olduğu, kendisinin titizliğini bildiğimiz konusunda telkinde bulundum. İki taraf için de çok zor mesele çocuk bakımı mesuliyeti maalesef. Çizikler için ailemizin mucize ilacı, “kantaron yağını” kullanmaya başladım, kısa sürede iyileşir inşallah.
Geçtiğimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilinde, İrem’in yatış saatlerine karışmadık, biz karışmadıkça O da bizimle aynı saatte yatarak abarttı olayı. Neyse benim asıl bahsetmek istediğim, Kerem uyuduktan sonra oturup yaptığımız sohbetlerin birisinde “Eski ailemi çok özlemişim” dedi. Ne eski ailesi diye şaşırdım doğal olarak. “Kerem doğmadan önceki ailem; baba-sen ve ben” dedi. Biz de durumlar böyle işte, kıskançlığını çoğunlukla kontrol altında tutsa da böyle cümlelerle açığa verip annesini bir hoş eden İrem ve ablasının gözünün içini hayranlıkla takip eden, bıdı bıdı konuşan Kerem’le akıyor günler.
Blogger 📝
Cocuklacocuk dedi ki:
Merhaba Seren biz de 18 ay gibi başladı, bunda ablanın büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz, acele etmeye hiç gerek yok aslında, sevgiler
18 aylıkken yazdığım yazı burada: http://www.cocuklacocuk.com/kerem-18-aylik
seren dedi ki:
Bu kelime yarım yamalak da olsa tekrar etme işi aşağı yukarı kaç aylıkken başlıyo. Biliyorum her çocuk farklı ama ben biraz sabırsızım…
Cocuklacocuk dedi ki:
Sibel, zamanla Uğur Efe de alışır inşallah. Kantaron yağını aktardan sor bir istersen, bizim yaylamızda kantaron otu yetişiyor annemler tazeyken alıp zeytinyağının içerisinde güneşte bir süre ağzı kapalı iken bekletiyorlar, bu şekilde elde ediyoruz, aile geleneği:) Kullanışına gelince pamuğa damlatıp yüzeye sürüyoruz.
Loveandsmile, şimdilerde kafası karışsa da o bizim biricik kızımız zamanla daha iyi anlayacak, inşallah.
İkizannesi sdilek, normal geliyor bana da aynen hiç olmaması garip olurdu.
Mehtap, sanırım uzun süre kardeş kıymetini anlayana kadar sürecek kıskançlıklar.
Kiraz çok sağol, aslında çok belli etmemeye çalışsa da arada patlamaları oluyor, üzüyor sonra beni de
kiraz dedi ki:
Kerem’i dinlerken İrem’inizin cümlesi içimi eritti şimdi.. Kıyamam ona, nasıl da duygulu…Bir büyüsünler nasıl kıymetli olacaklar birbirlerine….)
mehtap dedi ki:
Aslında seviyor gibi görünseler de, içlerinde kıskançlık duygularını da barındırıyorlar.bizler her ne kadar iki çocuğu idare etsek de bunu önleyemiyoruz.maşaallah, artık bayağı bir delikanlı oldu.Zaman o kadar çabuk geçiyorki, ben hala en güzel dönemleri diyorum.her anın tadına varmak lazım.sevgiler.sağlık,mutluluk ve esenlikler diliyorum
ikizannesi sdilek dedi ki:
Maşallah.Günler nasıl da geçti.Kerem de kocaman oldu artık.
ee kardeş kıskançlığı çok normal.Kıskançlık olmaması anormal olurmuş bir yerde okumuştum.
loveandsmile dedi ki:
?Eski ailemi çok özlemişim? canım yaa… ne kadar abla olsa da o da biricik olmak istiyor hep…
ikisine de allah sağlık versin.. tek sıkıntıları kıskançlık olsun..
sibel dedi ki:
Maşşallah kerem beye 🙂 yakında bıcır bıcır konuşup evi daha da bi neşelendirecek…
Şu yolcu etme işini bizde bi başarabilsek.. Uğur Efe sabahları sürekli ağlıyor ben yataktan kalktığımı hissedince böbüş aranıyo ve basıyo çığlığı taaa ki biz evden ayrılıp ananesi biberonu eline verinceye kadar…
Kilo boy maşşallah yaşıtlarının üzerinde gidiyor keremin bizimki gibi 🙂 ama dediğin gibi ahh bide o yemekleri bende yedirebilsem.. Aklı fikri ben geldiğimde emmekte 🙂 Düşmeler çarpmalar bizimkinde de çok oluyor anane babanne biz bişi dicez diye sürekli panik halindeler… Kantaron otunun çayı yara iyileştirdiğini duymuştum ama kantaron yağının varlığını bilmiyordum. İlk fırsatta aktarcıdan temin edicem fakat nasıl kullanılıyor 🙂
İrem ablamız oldukça akıllı ama arada içten içe olan kıskançlıklar malesef hepsinde var…
Sevgiyle sağlıkla büyüyün minik melekler…